Çocuk Saflığında Annelik - Sezen & Asya

Çocuk Saflığında Annelik - Sezen & Asya

Sezen 30 yaşında ve 2.5 yaşında Asya adında bir kızı var.
Kendisi tasarımcı.

İstanbul'da ama şehrin uzağında yaşıyorlar, "Şehirli olmayı sevemedim" diyor.



Çocuk sahibi olma fikri sana ne hissettiriyordu? Planlımı bir hamilelik miydi?

-Planlı bir hamilelikti. Tamamen çoğalma hissi.

Hamileliğin nasıl geçti? Hamilelik süresince seni en rahatsız eden düşünce neydi?

-Çok keyifli geçti. Çünkü etrafımdaki herkesi çok sevdiğim ve yaptığım her şeyden büyük keyif aldığım bir dönemdi. Ben enerjiden çok etkilenirim ve etrafımda toplanan enerji o dönem muhteşemdi. Beni rahatsız eden tek bir düşünceye bile yer vermedim.

Asya'ya kavuşma hikayeniz nasıl? Doğumun nasıl gerçekleşti?

-Hep normal doğum planladık. Doktorum, eşim ve ben ama atladığımız bir detay vardı. O nasıl gelmeyi seçecekti. 41. haftaya kadar doğum pozisyonuna girer diye bekledik girmedi.

İlk öğreti "Benim kendi kararlarım var!" :)
Asya ailenize katıldıktan sonra ona evde baktığın dönem nasıl geçti? Hem anneliğe alışmak, hem iş hayatından uzak evde geçen günler, senin psikolojin nasıldı?


-O dönem oturduğum semt cadde üzerinde ve kalabalık kaldırımların, tozun ve araba seslerinin olduğu bir semtti. Hiç dışarı çıkamadık. Gece ve gündüz hep birlikteydik. Asya emmeyi çok seven bir bebekti. Gece de gündüz de vücudumda bir organ gibiydi. Yavaş yavaş bağımsızlığını ilan etti. Zor bir dönemdi ama huzurlu ve dertsizdi.

Çevrenden nasıl destek aldın, sana en iyi gelen şey ne oldu bu dönemde?

-Bana en iyi gelen şey eşimin ailesi oldu. Beni sardıkları gibi Asya'yı da sarıp sarmaladılar. Hep birlikte büyüdük, büyüttük.


Senin ve Asya'nın en ihtiyacı olan şey. İşe geri dönme kararını nasıl verdin? Asya'ya nasıl bir ortam hazırladın içinin rahat etmesi için?


-Asya ortamını kendi hazırladı. Evdeki herkesi çok sevdi. O yoğun sevgi yumağı ile yuvarlandı gitti. Keyfi hep çok yerinde olan bebeklerdendi. Onun anneye bağımsız bir bebek olduğunu gördükçe işe başlama fikri bana daha yakın geldi.

Yedinci ayda işe başladım. İşim eve çok yakındı. Sabah 8 de emzirip gidiyordum ve 12 de öğle vakti bir saatliğine eve tekrar geliyordum. Günün yarısını uyuyarak geçirdiği için ben eve 5 de döndüğümde o da yeni uyanmış oluyordu. O yüzden hiç sıkıntı çekmedik.

İlk iş dönüşü için harika bir program olmuş. Çalışan bir anne olmanın dezavantajları malum, avantajı ne senin gözünde?


-Her durumunda avantajı ve dezavantajı var. Tasarladığımız hayat planında her zaman çalışmalıya ve üretmeye devam etmeliyiz konusunda hep hem fikir olduk. Çünkü bu bize iyi gelen tek şey. Avantajı mutluyum ve istediğim hayatı tasarlama konusunda güçlüyüm. Destekçiyim.

Anne olmak sana neler kattı, neler değişti hayata bakış açında, hayatında?


-Eskiye oranla daha şeffaf ve daha içimden geldiği gibi davranan ve aklımdaki her şeyi söyleyen biriyim.



Anne olmanın seni en çok zorlayan yanı ne oldu?

-Geceleri uyumamak.

Asya'nın gelişiminde en önem verdiğin şey ne? Bunu sağlamak için neler yapıyorsun?


-Mutlu ve içinden geldiği gibi davranan biri olması onun gelişiminde en önem verdiğim şeyler arasında ilk sırada.

Bu yüzden ona ve herkese bende öyle davranıyorum. Duygularımı gizlemiyorum. Hislerimi sık sık paylaşıyorum.
Ne düşünüyorsam öyle davranıyorum ve sevmediğim birine kimliği ve bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun seviyormuş gibi asla davranmıyorum. Daha çocuk saflığında yaşıyoruz onun sayesinde, daha içten ve şeffaf. Doğru olduğuna inandığımız ve gözlerine bakarak söylediğimiz şeyleri, o bize bakarken yaptığımızda anlam kazanıyor, bunu biliyoruz.

Harika bir farkındalık gerçekten. Çocuklar üzerinden hayal kurmak hiç hoş gelmiyor bana ama, sonuç olarak hayal ediyoruz. Asya ile ilgili ne hayalleriniz var?

-Onun için tek hayalim hayallerini gerçekleştirebilmesi. Benim hayalimse hep birlikte bir çok şeyi deneyimlemiş olabilmek.


Anne olmanın en eğlenceli, sana en keyif veren durumu ne?

-Anne sıfatının verdiği ağırlığı reddedip ona eşlik etmek beni çok keyiflendiriyor.

Çünkü gördüğüm, ben gerçekten eğleniyorsam o eğleniyor. Bu yüzden seçtiğimiz oyunları ve yaptığımız aktiviteleri bizim de eğlenebileceğimiz şekilde seçiyoruz.



Ödüllü bloğun; "Tasarımcının Evi", çocuktan sonra hayata geçen "Konsept Fotoğraf", yapılan seyahatler, iş kariyerinde yükselerek devam etme, annelik, ev hanımlığı...

Çalışan bir anne olunca "madem belli saatlerde yavrumdan ayrıyım, o zaman yapabileceğimin en iyisini yapayım!" düşüncesi oluyor insanda sanırım. İşlemeye başlayınca da devamı geliyor herhalde. Senin enerjinin sebebi böyle bir şey mi? Nedir işin sırrı?

-Aslında hepsi yapmayı sevdiğimiz için sürdürebildiğimiz şeyler. Hedeflediğimiz ya da planladığımız durumlar değil hiç biri.
Her dakikamızı birlikte çok keyif alarak geçirmek için iş yerinde hep bir şeyler planlayarak eve gidiyorum. Bu akşam ne yapsak da çok yorulsak, bu hafta sonu ne yapsak da çok gülsek, bu ay nereye gitsek de kaybolsak.


Doğal olarak geliştiği için sonuç güzel oluyor zaten. Konsept fotoğrafın doğuşundan bahsedebilir misin?
Sanırım Asya'nın resimlerini çekme aşkı sonucu doğdu?


-Asya için bir yaş konsepti, 6. ay çekimi gibi anı çekimleri organize ediyorduk. Önce arkadaşlarımızdan sonra da çevremizden bizde istiyoruz sesleri yükseldi.

Onların da bebeklerini, ya da evlenmeden önceki anı fotoğraflarını bir kaç arkadaşımızın ricasıyla düğün fotoğraflarını çektik sonrasında blog ve sosyal medya ile de yayılmaya devam etti.

Ticari bir kaygı ile yapmadığımız ve hayatımızda yerini hobi olarak konumlandırdığımız için arkadaşlarımızdan asla ödeme almıyoruz. Bu yaz çekimlerimize Çatalca da devam ediyor olacağız. Burada hem arkadaşlarımızı ağırlamak hem de birlikte keyifli anları yakalamak istiyoruz.

Ve yakalıyorsunuz da, çok güzel şeyler çıkıyor ortaya. "Tasarımcının Evi" olarak peki, çocuklu bir ev için neler söylersin?

-Ben yaşadığımız yerin tamamen bizim olmasına, bizi anlatmasına, evin bize konuşmasına, ailemi bağrına basıp büyütmesi gerektiğine inananlardanım.
Ev, içinde yaşayan herkesin kendini oraya ait hissettiği bir alan olmalı diye düşünüyorum. Ne çocuk odaklı, ne de kadın odaklı olmamalı, aile odaklı olmalı.


Ev içinde yaşayanların edindiği deneyimlerle çoğalan eşyaları, o eşyaların anlattığı anıları ve o anıların sahibi insanları bağrına bastığı, iç içe geçtiği bir yer bana göre. İçini kimi koysan yaşayabileceği bir yer değil. Evin insanlarına özel bir yer.

Çocuklu evlerde, kedili evlerde, insanlı evlerde...



Ve ortaya muhteşem bir mekan çıkıyor.

Asya'nın gözünden nasıl bir annesin peki?

-Küçük anneyim. Bu sıra arkadaş bulamaya ihtiyacı olmadığını düşünüyor gibi. Senle yapalım. Sen küçüksün binebilirsin, sen küçüksün saklanabilirsin. Senin de boyaların var benimle sen boya yapabilirsin gibi gidiyor bu.

Annelere özel kaygılardan sende de var mı? Seni en çok endişelendiren şey ne?

-Günlük kaygılarım yok ama uzun vadede çok. İlk sıradaki, kendi hayallerimizi gerçekleştirme yolunda bir hayat tasarlarken, ilerde onun olmak istediği yeri ıskalamasına sebep olur muyuz?


Hiç sanmıyorum, siz birlikte harmanlandığınız için hayaller gerçekleşirken de onun hemen yanında olursunuz. Annelik üzerine senin farkındalığın ne, diğer annelere ne demek istersin?

-Benim farkındalığım çocuk büyütmek değil, çocukla büyümek. Bunu yaparken de herkesin çok keyif alması ve kendini tam içinde hissetmesi. O zaman tam oluruz. O zaman aile oluruz.



BİR ÇOCUK BÜYÜRKEN; Biz onları büyütüyor gibi görünsekte bir zamanlarda bir yerlerde unuttuğumuz duyguları tekrar hatırlatarak büyütüyorlar bizi. Dünyamız da büyüyor onlarla birlikte, yaptıklarımızda, yapacaklarımızda.

Asya büyürken, her anına güzellik katan ailesiyle mutlu nice yıllar, bol anılar biriktirsin.

İyi ki doğmuş! :)

Sizde Tasarımcının Evine konuk olmak isterseniz tasarımcınınevi.com sayfasını ziyaret edebilir,
instagram üzerinden; TasarımcınınEvi ve Konsept Fotoğraf takip edebilirsiniz.